Ulucanlar Cezaevi Müzesi, Cumhuriyet döneminden 2006 yılına
kadar olan dönemde kader mahkumlarına ev sahipliği yapmıştır. 1923 senesinde
inşa edilmiş 2006 yılında kullanıma kapatılmıştır. 2009 yılında restorasyon
çalışmaları başlatılmış, 2010 yılında tamamlanmış ve 2011 yılında da halka
ziyarete açılmıştır. Ulucanlar Koğuşu’nda dönemin birçok tanınmış ismi
kalmıştır. Onlarca yıl boyunca düşünceleri, fikirleri, ideolojileri yüzünden
hapse girmiş şairler, sanatçılar, siyaset adamları yer almıştır. Bu cezaevinin
her bir köşesinde tarih kokuyor diyebiliriz. Dönemde yapılan acımasız
işkencelere maruz bırakılmış pek çok siyaset ve sanat adamı burada ölüme terk
edilmiştir.
Ulucanlar Cezaevi Müzesi’ndeki Bölümler
Avlu Bölümü
Geçmişin en çarpıcı, en yıkıcı ve en hüzünlü hayat hikayelerine tanıklık eden yerlerin başında avlu bölümü gelmektedir. Avlu bölümünde ziyaretçilerin en dikkatini çeken ve insanın içinde farklı duygular yaşatan şey dar ağacıdır. Bu dar ağacı “ulu kavak” adı ile de bilinmektedir. Bu dar ağacında birçok önemli isim infaz edilmiştir. O dönemde oldukça ses getirmiş Deniz Gezmiş ve arkadaşları da yine bu dar ağacında infaz edilenler arasındadır. Ulucanlar’ın avluları gerçekten çok başka bir havaya sahiptir. Duvarlarında burada kalmış olan isimlerin fotoğrafları, anıları, mektupları ve gazete sayfaları sergileniyor. Müzeyi gezerken yaşanmışlıkları da bir taraftan öğrenmiş oluyorsunuz. Oranın bahçesinde yürümek, duvarlarına dokunmak, Ankara’nın sert rüzgarını teninizde hissetmek insanı çok başka bir atmosferin içerisine sokuyor.
Koğuşlar Bölümü
Bir diğer bölüm ise koğuşlardır. Koğuşlar günümüze kadar birçok kez restore edilmiş olsa da yine de yetersiz kalmıştır. Koğuşlar içerisindeki yataklar, soba, radyo ve prizler ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken detaylar arasındadır. Ranza başlarında zamanında orada yatmış kişilerin isimleri, fotoğrafları ve neden cezaya mahkum edildiklerine dair bilgiler yer alıyor. Cezaevi, müzeye dönüştürülmeden önce birçok önemli ismin bal mumu heykelleri yapılmıştır. Bu bal mumu heykellerinin büyük bir kısmı koğuşlar bölümünde yer almaktadır. Bazı heykeller yatak üzerinde, bazıları tecrit odalarında, bazıları ise mutfak bölümünde sergilenmektedir. Bal mumu heykellerinin tamamı o kadar gerçekçi ki heykel olduğunu bilinmese gerçek sanılır.
Hilton Koğuşu
Girişi ve bal mumu heykellerini geçtikten sonra koridordan devam ederken Hilton Koğuşu ile karşılaşıyoruz. Hilton denmesinin sebebi koğuşun yüksekte olmasıdır. Hilton Koğuşu’na çıkarken sağlamlığından pek de emin olamadığımız bir demir merdivenden çıkıyoruz. Merdivenin eğimi gerçekten fazlasıyla dik. Buraya herkesin çıkabileceğini sanmıyorum. Hilton Koğuşu ilk olarak dönemin milletvekili Osman Bölükbaşı için hazırlanmıştır. Daha sonra söz konusu koğuşta dönemin pek çok ünlü ismi ama daha çok siyasi isimler burada kalmaya başlamıştır. Hilton Koğuşu’na çıktığınızda Ankara’yı semalarını çok net bir şekilde göreceksinizdir.
Tecrit Odaları Bölümü
Hilton Koğuşu’nu geçtikten sonra belki de müzede sizi en çok etkileyecek bölüm olan tecrit odaları bölümüne geçeceksiniz. Müşahede odaları olarak da anılan bu odaların bulunduğu koridor oldukça dar, ürkütücü ve basık durumda. Ankara'nın soğuğunu bu koridorlarda iliklerinize kadar hissetmeniz kaçınılmaz. Tecrit odalarından gelen bağırma, konuşma sesleri ortamın havasını bir kat daha kasvetli hale getiriyor. İnsan buradan geçerken içeride birileri varmış da kurtaramıyor muş gibi bir hisse kapılıyor. Hücrelerin kapı deliklerinden fenerle bakarak içeride birkaç heykel göreceksiniz. Buradaki heykeller temsilen mahkumları simgeliyor.
Müze - Sergi Salonu
Bu bölümde ise o dönemde burada kalmış olan kader mahkumlarının şahsi eşyaları sergilenmektedir. Tespihler, tütün tabakaları, ceketler, pijama takımları, günlükler, kalemler, Kur’an-ı Kerim, cepteki son bozuk paralar, son sigaralar
burada sergilenen bazı eşyalardır. Deniz Gezmiş’in meşhur hırkası, arkadaşı Hüseyin İnan'ın atleti, Mustafa Pehlivanoğlu’nun giymiş olduğu son kıyafeti burada sergilenen parçalar arasındadır.
Ulucanlar Cezaevi’nde Kalmış Ünlü İsimler
- Nazım Hikmet,
- Bülent Ecevit,
- Cevat Şakir Kabaağaçlı,
- Muhsin Yazıcıoğlu,
- Necip Fazıl Kısakürek,
- Yılmaz Güney,
- Yaşar Kemal,
- Erdal Eren,
- Behice Boran,
- Ahmed Arif,
- Mustafa Pehlivanoğlu,
- Fakir Baykurt,
- Fikri Arıkan
bu isimlerden sadece birkaçıdır.
Müzenin her köşesi adeta size o anı yaşatıyor hissi veriyor. Koğuşlardaki
müzikler, o dönemi canlandıran sesler insanı derinden etkiliyor, hafızalarda
geçmişe bir yolculuk yaptırıyor.
Ulaşım
- Kızılay Meydanı’ndan 321 ve 392 numaralı
belediye otobüslerine binip Ankara Hastanesi durağında inmelisiniz. 5 dakika
kadar yürüdüğünüzde müzeye varmış olacaksınız. - Ankara’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden
biri olan Hamamönü’nden yürüme mesafesindedir.
Giriş Günleri ve Saatleri
- Müze pazartesi günleri hizmete kapalıdır.
- Diğer günler 10.00 ile 17.00 saatleri aralığında
ziyarete açıktır.
Ücret
- Tam bilet 7 TL’dir.
- Öğrenciler için bilet 2 TL’dir.
- Engelli ya da 65 yaş üzeri ziyaretçilere giriş ücretsizdir.
Harita ve Konum Bilgisi
Hacettepe, Ulucanlar Cd. No:63, 06030 Altındağ/Ankara