Şanar Yurdatapan’ın sözlerini kaleme aldığı ve Melike Demirağ’ın (Merhaba Arkadaş 2015) yorumladığı Şimdi İstanbul’da Olmak Vardı en güzel İstanbul şarkılarından birisi. Emel Müftüoğlu’nun 1992 yılında çıkardığı Faka Bastın albümünde yer verdiği şarkı, Türkçe pop müzik örneklerinden kabul edilse de, bir aşamasında geçen Türk Sanat Müziği makamı eseri özel bir yere koyuyor. Şarkının bestesi ve yorumlayıcısı bir yana, içeriğindeki yerler de tam anlamıyla İstanbul’u ifade edebiliyor.
Bu şarkının yazılış öyküsü veya çağrıştırdıkları bir yana dursun, esasen tek olma özelliğine sahip değil. Nazım Hikmet’ten Orhan Veli Kanık’a, Sabahattin Ali’den Cahit Sıtkı Tarancı’ya, Yahya Kemal Beyatlı’dan Necip Fazıl Kısakürek’e dek Türk edebiyatının önemli isimlerinin ortaya koydukları eserler var. Kimi özlemini, kimi sevgisini, kimi beğenisini dile getirirken aslında İstanbul’un da güzelliğini ortaya koymayı başarmış. Birçok Türk müziği örneğinde kendisine yer edinen şehir, yabancı müzik, edebiyat ve kültür dallarında da kendisine yer bulmuş.
“Neden bir başka şehir değil de İstanbul?” sorusu yerinde olur; ancak tarihine ve doğal yapısına bakmak bile yeterli olacaktır. Belki son yıllarda saç ekimi için gelen Arap turist sayısı eğreti görünebilir; ancak kabul etmek gerekir ki herkes kendisinden bir şeyler bulabilecektir. Cami, sinagog ve kiliselerinden müzelerine, kalelerinden Dünya’nın en iyi restoranlarına, gece hayatından sağlık tesislerine, eşsiz Boğaz manzarasından alışveriş olanaklarına kadar uzayıp giden bir liste yapmak mümkün görünüyor. Hatta başlı başına İstanbul hakkında ne tek bölümlük bir belgesel mümkündür ne de bir blog veya site içeriği…
Yurdatapan’ın sözlerine dönecek olursak, usta kalem de eserinde İstanbul’un salt bir yanını ele almamış. Bütün olarak yorumlamış, değerlendirmiş ve müziğimize kazandırmış. Belki İstanbul’a hiç gelmemişseniz bir anlam ifade etmeyebilir; fakat birkaç günlüğüne birkaç yeri gezip görme şansı bulduysanız kendinizi şarkıya eşlik ederken bulabilirsiniz…
Şarkının sözlerini yazmanın bir anlamı yok, ama Kopenhag ve Paris gibi şehirlerde yaşansa bile özlenen yerin İstanbul olduğunu vurgulayan giriş kısmı, gurbette (veya sürgünde) olan bir kişi için çok anlamlı gelecektir. Boğazda vapur keyfi, Yeni Cami, köprüde balık ekmek keyfi, Yenikapı, Bebek, Tarabya, Kadıköy, Kalamış, Moda... Gece sevilen kimselerle keyifli bir sohbet eşliğinde yemek yemek, kuşkusuz Sydney veya Hamburg’da bulunmaktan çok daha ayrıcalıklı olacaktır bunu deneyimlemiş olanlar için.
Siz de İstanbul'da birkaç saatliğine bulunma şansınız olsa ne yapmayı istediğinizi yorum kısmında bizimle paylaşır mısınız?